Aromaterapi II

Ekim 7, 2018 0 ile Sifa-i Ruh

 

Uçucu Yağlar

Koku duyusu farkında olarak veya olmayarak bazı kararlar vermemizi sağlar: yenebilir – yenemez, içilebilir – içilemez, hoş – hoş değil, tehlikeli – tehlikesiz..

Kokunun olumlu veya olumsuz algılanması beyindeki limbik sistemle ilişkilidir ve sinir iletisiyle duygulara etki eder. Koklama, hissetme ve tepki verme tek bir nefes alışla, çok kısa bir anda gerçekleşir. Duygu iniş-çıkışları ve hastalıklar da vücudun kokusunu etkiler. Uçucu yağlar doğru kullanıldığında olumsuz etkilerden uzaklaşıp

iç dengemizi tekrar kurmamıza yardımcı olabilir.

Uçucu yağların kimyası ve etkisi

Uçucu yağ bitkilerinin kimyasal yapılarında 200’den fazla bileşene rastlanmıştır. Bunlar aldehitler, alkoller, esterler, terpenler, fenoller ve ketonlar olup belirli oranlarda biraraya gelerek her uçucu yağ bitkisinin kendine özgü kompozisyonunu meydana getirir.

Uçucu yağ bitkileri ağırlıklı olarak ihtiva ettiklerimadde grubuna göre etki gösterir. Örneğin, melissa (oğulotu) uçucu yağı, yapısındaki ana bileşenler aldehit yapıda olduğu için sedatif1 etkiye sahiptir.

Uçucu yağlar, mide veya ince bağırsakta çözünen jelatin kapsüller formunda alındığında sindirimin gerçekleşmesinde rol oynayan bütün organlar (ağız içi mukozası, boğaz, yemek borusu, mide, onikiparmak bağırsağı, ince bağırsak) tarafından emilip karaciğere taşınır. Karaciğer uçucu yağların da metabolize olduğu organdır.

Kimyasal sentezleri gerçekleşip suda emilebilir ve vücuttan atılabilir hale gelirler. Böylece lipofilik2 karakterlerini ve buna bağlı etkilerini kaybettikleri gözlenir. Yine de ürogenital organlar üzerinde güçlü etki gösterirler.

Bu nedenle, oral kullanımda en çok karaciğer ve böbrekler etkilenmektedir.

Uçucu yağların kullanımı

Uçucu yağlar en çok inhalasyon4 ve masaj yoluyla kullanılır. Çok küçük moleküllü olup yüksek lipofilik özelliğe sahip uçucu yağlar hangi yolla kullanıldığına bağlı olmaksızın hücrelere hızla girer. İnhalasyon veya masaj yoluyla kullanımın çoğunlukla oral kullanımdan daha etkili olduğu bilinmektedir.

Uçucu yağlar oral yoldan jelatin kapsüller şeklinde veya bal/kaymak üzerine damlatılarak alınabilir.

Kekik, nane ve tea tree uçucu yağları genellikle böyle kullanılır.

Defne uçucu yağından saunalarda çok faydalanılır. Bunun dışında, 4-5 damlası 10 ml soğuk baskı (sızma) sabit yağ içine konup az miktarda lenf boğumlarına ve solar pleksus’a damlatılarak masaj yapılırsa bu bölgelerdeki sertlikler giderilir, cilt uyarılır ve gerginleşir. Haftada 1-2 defa uygulamak yeterlidir.

 

Dikkat edilmesi gerekenler

Bazı fenol ve ketonların toksik etkisi olduğu için bu bileşenleri ihtiva eden uçucu yağlar doğrudan cilde sürüldüğünde tahrişler, hatta dermatitler ortaya çıkabilir.

Bu nedenle, yüksek konsantrasyona sahip uçucu yağların soğuk baskı bir sabit yağ ile seyreltilerek kullanılması gerekir. Isparta gülü, lavanta, melissa (oğulotu) ve nane haricindeki diğer bütün uçucu yağlar seyreltilmeden kullanıldığında cilde ve mukozaya zarar verir.

Uçucu yağların muhafazası

Yağları “uçucu” hale getiren terpenik yapılarıdır. Şişeleri her kullanımdan sonra hemen kapatılmayan uçucu yağlar bozunur ve uçar. Uçucu yağlar ışığa ve ısıya duyarlı olduğu için koyu renk şişelerde, kapağı sıkıca kapalı halde, serin yerde muhafaza edilmelidir. Yaz aylarının çok sıcak geçtiği yerlerde, şişelerin bir kutuya yerleştirilip buzdolabının kapaklı bölümünde muhafaza edilmesi daha uygundur.

Uçucu yağlar bütün tedbirlere rağmen uzun süre dayanmaz, okside olup bozunur.

Örneğin, portakal, limon ve bergamot kabuğu gibi turunçgil ailesine ait uçucu yağlar 1-1.5 yıl içinde bozunarak ciltte alerjilere ve güneş ışığının da etkisiyle lekelenmelere neden olur.

 

Sağlık Çevre Kültür Dergisi

 

//cdn2.admatic.com.tr/showad/showad.js