Sağık Tavsiyeleri

Ağustos 28, 2017 0 ile Sifa-i Ruh

Kan deposu azalmış kişilerin hacamat olması (özellikle kahil) Allahın izniyle değerleri artırır.

Kan durumunu belli eden aralıklar, domuz eti yiyen ve sürekli alkol şarap tüketen yabancı uyruklu insanların kan durumuna göre belirlenmiştir ki bu iki unsur kişide kan sayımını artırır. Dolayısıyla onların kan durumunu belirten aralıkla bizimki aynı değildir. Bu yüzden onlarda kan seviyesi 12 iken bizde özellikle A grubu 9.5 veya 10.5 ile eş değerdedir. Bu yüzden Türkiye’de herkes kansız gibi görünür özellikle tüm A grupları kan tedavisi görür halbuki 12 bizim için yüksek bir kan değeridir. Fakat kan değeri 8’den aşağı ise kişilere doğru bir beslenme programı verip kan seviyesini yükseltmeden hacamat yapmayınız.
Kansızlarda koyu pembe veya kırmızı olan kan açık pembeye dönüşünce en fazla 2 saat kanadıktan sonra muhakkak durdurun.

• Sülük her yere yapılabilir, özellikle bazen sülükleri lenflerin üzerine veya yakınına yaptığımızda komplikasyon gibi görünür, şişme ve kızarıklık oluşur halbuki bu bi rahmettir. Çünkü sülük ve hacamatla toksinler dağılıyor, açığa çıkıyor ve lenf bezleri dağılan zikri bozulmuş hücreleri toplayarak tutuyor bu hastanın faydasına olan bir şeydir.

• Bütün hastalıklara giden yol aynıdır ve bütün hastalıklardan kurtulmanın yolu da aynıdır. Onun için hastayı muhakkak önce bi tarama hacamatı yapıp vücudu hazırlayın daha sonra sülük tedavisine başlayın.
Efendimiz buyuruyor; “Şu dört şeyi toprağa gömün: Tırnak, saç, kan ve göbek bağı.” Neden? Çünkü bunların hepsinde kişinin DNA bilgileri var. Genetik haritamız mevcut ve ortalıkta dolanmamalı. Efendimiz o kadar yüzyıl önce bunu nereden biliyordu? İşte bizler hakikatleri bilimle değil bilimi kendi değerlerimizle ölçmek durumundayız. Çöpe attığımız kanlara cinler musallat olup o kişiye zarar verebilir. Bu yüzden ya gömmeliyiz ya da 2 gün kapalı bir şekilde bekletip organizmalar canlılığını yitirdikten sonra atmalıyız.

Bir Allah dostu diyordu ki; “Ne zaman radyo çıktı, cinler rahatlıkla insanların arasına girip çıkmaya başladı.” Belli bi saatten sonra özellikle kerahetle birlikte çocuklarımızı dışarı çıkarmayalım, dışarı çıkmayalım, o saatin geçmesini bekleyelim, dışarı o saatte çamaşır asmayalım. Tuvalet ve banyo kapılarımız artık evlerin içinde, bu yüzden kapıların açık kalmamasına azami dikkat etmeliyiz. Lavaboya kaynar su dökerken dikkatli olmalıyız.
Odalarımızda, özellikle hacamat yaptığımız yerde sirke, tütsü veya buğu yapmalıyız. Çünkü Efendimiz buyuruyor ki; “Bazı kokular vardır melekleri çeker, cinleri iter. Bazı kokular da vardır ki cinleri çeker, melekleri iter.” Bu kadar kimyasalın manyetik dalgaların bulunduğu dünyamızda, melekleri çekecek kokuları artırmaya ihtiyacımız vardır.
Rukye tedavileriyle ilgilenen bir hoca diyor ki; “Herkesin üzerinde 1 veya 2, bazen de 100 kadar cin vardır. Kişinin üzerindekiler şahısları birbirine kötü gösterip kavga ettirir ve sonra da kenara çekilip gülerler…”
Diş Tedavileri ile İlgili Hususlarda…

Amalgam dolgunun zararlarını artık herkes biliyor. Amalgam dolguların içinde civa olduğu için vücut ısısında yavaş yavaş buharlaşarak vücuda yayılıyor ve özellikle beyin ve böbrekleri çok olumsuz etkiliyor. Diş hekimleri her ne kadar bunu kabul etmeseler de kendilerine asla amalgam dolgu yapmıyor. Peki yapılmış dolgularımız varsa ne yapacağız? Eğer 7-8 seneden fazla olmuşsa çıkartmayın çünkü çıkarılırken oraya çıkacak olan civa daha çok zarar verir, bu kadar uzun sürede karışabildiği kadar kana karışmıştır zaten. Fakat 2-3 yıllık bir amalgam dolgunuz varsa çok dikkatli ve güvenilir bir diş ekimine çıkarttırın.

Nano-kompozit dolguların ise zararını zamanla görecek insanlar. Onlar amalgam dolgulardan daha zararlı ve daha sinsi. Nano parçacıklar sayesinde vücudumuza yerleştirilen nano çipler ile ilerde zihin kontrolü, hastalık kontrolü, DNA kontrolü hatta nesillerimizi bile kontrol altına alabilirler. Bakın şuan yeni evli er 3 çiftten sadece 1 tanesi normal yoldan çocuk sahibi olabiliyor. Diğer ikisi ya tedavi ile ya da tüp bebek ile… ve tüp bebek olarak doğan çocukların da ilerde üremeleri ancak tüp bebek ile mümkün olacak. Yapılan planlamaya göre2050 yılında nüfusumuzun sadece %5’i yalnız normal doğum yoluyla, yüzde %95’i ise tüp bebek yoluyla neslini devam ettirebilecek. Diş deyip geçmeyelim, tüm haritamız dişlerimizde saklı. Üst diş etlerimizden tüm beyin sinir geçişi ve akapunktur noktaları geçmektedir. Onun için eski tip beyaz dolgu ile tedavilerimizi yaptırmalı, diş kanalları temizlenirken çamaşır suyuyla yıkanması yerine ev yapımı elma sirkesi ile temizlenmesi gerekmektedir.
Peki İmplant? Farkındalığı olan diş hekimleri kendilerine implant yaptırmıyor. Çünkü ne olacağı belli değil… implant olan ağızda enerji geçişi sağlanamıyor ve büyük dolaşım problemlerine yol açıyor. İmplant vücudunuza yerleştirilmiş bir paratoner gibidir. Bi şimşek çaksa elektro manyetik bir tabiat olayı olsa önce sizi bulur. Her implant vücudunuza yerleştirilmiş birer çiptir. Rahatlıkla takip edilebilir, yönlendirilebilir ve istenilen şeyleri yapabilirsiniz.

Son olarak korunma yöntemlerinden spiral…
Spiralin nasıl koruduğu meçhul. Bir bakış açısına göre yumurtayla spermin buluşmasına bir engel teşkil ediyor. Diğer bir bakış açısına göre ise rahimde yabancı bir cisim takılı olduğu için spermin yapışmasını engelliyor ve bağışıklık sisteminin spermi engelleyip bünyeden atmasına yani düşürmesine vesile oluyor. Dolayısıyla vücudunda spiral takılı olan bayanlar aslında her ay bilinçsiz bir şekilde düşük yapıyor. Büyük bi zat, vücudunda spiral olanın cenazesini süpürgeyle yıkayın diyerek kinayede bulunuyordu. Buharide geçen sahih bir rivayete göre; “Bir bebek anne karnında 4 aylık olduğunda 120. Gün kaderi belli olur ve bir melek gelir, kaderini yazar, said mi şaki mi olduğunu yazar..” yani kader aslında kişinin anne karnında bellidir, korunmak veya çocuğun olup olmaması bizim elimizde değil…

Sonuç olarak; bizim, sürekli değişen bilime karşı değişmeyen hakikatlere ihtiyacımız var. Önce tereyağı zararlı dediler, margarin güzel dediler, şimdi tereyağı faydalı oldu margarin zararlı oldu. Önceden yumurta zararlı dediler, şimdi yumurta faydalı oldu? Nasıl olacak bu iş? Zaten kıyamete kadar değişmeyecek olan bir ilim var elimizde, din ile tıbbı birbirinden ayırmaya çalışıyorlar halbuki bu iki ilim bir bütündür. Kainat nasıl bir bütün, insan da bu kainatın küçültülmüş bir örneği olduğundan, tedavi yöntemlerini bütüncül olarak yapmak gerekir ki ilim de bir bütündür ve tüm ilimler hakiki ilim sahibine aittir.

Tıbbı Nebi Facebook Grubu